Big Bang Teorisi Nedir?
Big Bang (Büyük Patlama) Teorisi evrenin kaynağına dair günümüzdeki en büyük teoridir. Teoriye göre başlangıçta evren tek bir nokta halindeyken milyonlarca yıl genişleyerek şu anki formuna ulaşmıştır. (Hala da genişlemektedir)
Genişleyen Evrene Dair İlk Bulgular
1922’de Rus kozmolog Alexander Friedman, Einstein’ın genel görelilik teorisi denklemleri üzerinde çözümlemeler yaparak, evrenin genişlemekte olduğu sonucuna vardı.
Statik ve sonsuz evren görüşüne sahip olan Einstein hatalı bir şekilde genişleyen evren teorisini eleyerek denklemlerine kozmolojik bir sabit eklemiştir. Daha sonraları Einstein bunu hayatının en büyük hatası olarak nitelendirir.
Aslında daha önceden evrenin genişlediğine dair gözleme dayalı işaretler vardı. O zamanlar evrende sadece tek bir galaksi olduğu düşünülüyordu.(Milky Way adında tek bir galaksi) 1912’de Amerikalı astronom Vestra Slipher spiral bir Nebula (Galaksinin bir parçası) gözlemledi ve yaydığı dalga boyu değişimini kaydetti. Bu tarz Nebulaların git gide uzaklaştığına dair bir takım işaret ve bulgular olmasına rağmen o zaman kimse bunları yorumlayamıyordu.
1924’de astronom Edwin Hubble bu nebulanın mesafesini ölçerek Milky Way galaksisine ait olmadığını, ayrı bir galaksi olduğunu ve evrende bunun gibi bir çok galaksinin var olduğunu keşfetti.
Big Bang’in Doğuşu
1927’de fizikçi Geeorges Lemaitre, Friedman çözümleri üzerinde tekrar hesaplamalar yapıp evrenin genişlemekte olduğunu iddia etti. Bu teori 1929’da Hubble tarafından desteklendi. Hubble galaksilerin mesafeleri arasında bir bağıntı olduğunu ve galaksilerin yaydıkları ışığın dalga boyunda değişmeler olduğunu gözlemlemiştir. Lemaitre’nin çözümünde belirtildiği gibi gerçekten de galaksiler hızla uzaklaşıyordu.
1931’de Lemaitre çalışmalarını daha da genişleterek evrenin başlangıçlarda kısa süre için sonsuz yoğunlukta ve sıcaklıkta olduğu sonucuna vardı. Bu da evrenin ilk zamanlar inanılmaz derecede küçük ve yoğun bir nokta olduğunu ortaya koymuştur.
Big Bang’in Delili ve İspatı
Zaman geçtikçe Big Bang’a karşıt teoriler çoğalmaya başlamıştı. Bunlar arasında Big Bang’e en büyük rakip Fred Hoyle’un “Statik Durum Teorisi” idi. Statik Durum Teorisi temel olarak evrendeki yeni madde oluşumlarının evreni genişliyormuş gibi gösterdiğini öne sürüyordu.
Friedman’ın öğrencilerinden birisi olan George Gamow meslektaşlarıyla birlikte, evrenin her yerinde bulunması gereken Big Bang kaynaklı bir radyasyon olan “Kozmik Mikrodalga Arkaplan Radyasyonu”‘nu öne sürdü.
1965’lere kadar devam eden tartışma Arno Penzias ve Robert Woodrow Wilson adındaki iki bilimcinin Bell Telefon Laboratuarı için çalışırken Dicke Radyometresiyle yaptıkları bağımsız ölçümlerde öngördükleri değerden farklı değerler almalarına kadar sürmüştür. Bu değer sapması tam da Kozmik Mikrodalga Arkaplan Radyasyonu’ndan kaynaklanıyordu. Bu da Big Bang teorisini doğruluyordu. Bu buluşları ikiliye 1978 nobel fizik ödülünü kazandırmıştır.
Fizikçilerin büyük kısmı tarafından kabul gören bir teori olmasına rağmen Big Bang hala bazı küçük soruları beraberinde taşır:
Big Bang’dan önce ne vardı?
Big Bang’e sebep olan nedir?