lasvegas hastanesi

Bir yürüyen merdiven gibi tırmanıyor içimi
kanser,
haybeden bir define sanıyorsun ciğerimdeki tümörü..

Biliyorum, ölüm de ağzına veriyor aşkın
aşkın her yanı, izmarit yarası, şevk terörü..
hakikaten masayı terkedip kaçan
papaz kadar iskambilden
neden belli belirsiz bir kumarım ben teninde
evet sokaklar biraz terbiyesiz
evet çarşaflar oldukça buruşuk ve
yatak odasında sabaha kadar açık TV
gece haberlerini sunan takım elbiseli maymunlar
üç kişi daha ölmüş, beş kişi daha intiharda
yedi kişi daha tecavüzden mümessil, on kişi daha aşık
vtr giriyorlar iki beden arasındaki buhara
oysa biliyorum, umurlarında değil
içtiğimiz kolonyayın tadı
okşadığımız leopardan bize kalan şarkı
titretmeyecek yapraklarında dolaşan vampir tırtılı!
en ünlü hamburgerci ülkenin solucanlı ekmeği
sarsılan değerler, çöken komünizmin polisiye rantları!

ha bir göz eksik, ha bir göz fazla
Berlin’de yıkılan duvarı kim inşa ediyor yenidenseninle benim kapkara yaralarla donanmış aramıza!
ben, uzaklara gidecek bir uçak bekliyordum istasyonda
sen, bir sonbahar yelkenlisi gibi geçtin zonklayan avurtlarımdan!
damarlı penisler vardı avuçlarında
kanlanmış gözler taşıyordun büyükannene ormanda
kafanda kıpkızıl bir şapka!
ah şimşekler gibi çaktım, düştüm yıldırımlar gibi!
Bir yürüyen merdiven gibi tırmanıyor içimi
kanser,
evet bu sevdaya oynuyorum tüm mal varlığımı
mal varlığım: Hastalıktan yeni kurtulmuş bir virüs!
heyecan ve hiddet dorukta!
kuripiyerin sıklaşan nefesi
yeşil çuhanın üstünde sevişen kadınlar
evet evet zarlar da hileli ve hayat hayli kirli
sıcak saatler yaşıyorum ölü ele geçirildiğim
gecikmiş operasyonda!
kalbim bir yanda-etim bir yanda-çıkarlar bir yanda!
özel tim, pembe panjurlu evimizi tarıyor minik kargam!
onlara fırlatacağım son el bombasının üstüne
adını kazıdım! adını kazıdım alüminyum harflerle!
kafam kopsun! kollarım kopsun! bacaklarım kopsun!
ben salt bir gövde olmak istiyorum kuvvetli mesafede!

Yuvarlanıyor zarlar mallarme’nin parmakuçlarından fırlayarak
güdümlü bir yalnızlık isabet edecek birazdan tüm çürük
noktalarıma
bombardıman bu, sabaha karşı bombalanan bir sevgiliyim
önümde bir kadeh robin hood cesareti
saçlarım briyantinli, kostümüm en pahalı metres gardıroplarından!
şüphesiz benim de sabıkam var sevdalardan
şüphesiz benim de sırlarım var bilmediğim
öğrendiğimde yalnız kendime fısıldayacağım sırlar!
evet evet zarlar da hileli ve hayat haliyle kirli
sıcak saatler yaşıyorum ölü ele geçirildiğim
gecikmiş operasyonda!

kaybettiğim ne ki
belki bir beden, belki bir insan, belki bir fırsat!
ihanetin kaygan zemininde
kaçırdığım kilometre taşı, kaçırdığım umut,
kaçırdığım saltanat!

fakat biliyorum ki, bir gün
avuçlarımda kemiğini çatırdattığım bu zarlar
öyle güzel yuvarlanacaklar ki tarihin buruşuk sayfalarında
masadan bir biz gönül zengini kalkacağız
faşizmin cebinde beş kuruş kudret kalmayacak!

küçük İskender